22 Şubat 2014 Cumartesi

Tayland



   Tekil hayattan ikili yaşam tarzına geçmem Tayland ile başladı.Bende bloga ilk yazımı bu harikalar diyarını anlatarak mevzuya dahil olmak istedim. Yediğim içtiğim benim olsun diyelim neler gördük bol resimle tasvirle başlayalım. Şimdiden belirtiyorum ki bu yazıda bolca file, turkuaz sulara, eğlence karelerine maruz kalınabilir.

    Tayland şu kadar nüfuslu bu kadar alana sahip güney yarım kürededir gibi bilgilerle lafı uzatmaya gerek yok, bunlar zaten kolay ulaşılabilir bilgiler olmakla beraber ben kendi gözümden anlatmak istiyorum olayı...
   
       Bi kere şunu bilen çoktur; Tayland gezisi herkes için Bangkok ile başlar Phuket ve çevre adalar gezilip bitirilir. Neden böyledir? Çünkü önce Bangkoka gelirsiniz, gezersiniz (tercihen 2-3 gün) ve daha sonra 1 saat süren bir uçuşla phuket adasına uçarsınız.
Burda önemli tavsiye şudur eğer uçuşunuz İstanbul meydanı kalkışlı ise direk uçuş tercih etmenizdir çünkü sadece uçuş neredeyse 10 saatinizi alıyor. Aktarmalı seferler çok yorucu olabilir.
    Tayland Bangkok havalimanına indiğinizde sizi önce çılgın bir sıcak daha sonra da ısrarcı taksiciler karşılar. Biz biraz oynadık rollendik kendimizce amatörlük yapmadık.
Yerli birine bişeyler sormaktansa bizim gibi turistleri tercih ettik ki bu da bir sıfır önde başlattı böylece ilk kazıklanma eylemini biraz daha ertelemiş olduk.
    Otel işine gelince, bu kişiye göre göreceli ama gidilen yer uzak doğu olunca beş yıldızlı otellerde kalmak daha cazip geliyor insana. Fiyatlar bizim ülkemize göre hayli makul bu konuda şüphe olmasın.
     Türk Hava Yollarını tercih etmemiz bize zaman kazandırmış olacak ki konforlu bir seyahat sonrası dinlenme ihtiyacı hissetmedik. Kaldığımız oteller öncesinden rezervasyonlu olduğu için yerleşme sonrası sokağa daldık.



   Eklediğim resimleri ben kendi telefonumla çektim ama böyle büyülü ve bol malzemeli bir şehir için güzel bir lensli kamera olsa fena olmazdı.
         Neyse.. Acıktığımız için dolanmaya başladık  ,dünya dilinde 'street food' olarak adlandırılan yiyecekleri görünce biraz iştahta azalma oldu ama tarz meselesi tabii belki merak eden yiyebilir.
   
Bu resim bizim mahalleden; otelin sokağı böyle yiyecek standlarıyla dolu ve yiyeceklerin tadını bilmiyoruz ama satıcıları çok tatlı insanlar...



















  Sokakları geçip nasıl nereye gidebiliriz derken tuktukçular sarıyor dört biryanımızı.
Tuk tuk küçük açıkhava taşıtları böyle ortalık kavrulurken püfür püfür esintiyle trafiğe çok da takılmadan sizi istediğiniz yere götürüyor. En fazla 100 Baht Thai parasına şöyle civarda biyerlere gidebilirsin.






       Biz tam merkeze gitmek istedik, çünkü yemek için ilk başta pek fikrimiz olmadığından önce herkes ne yiyor görelim dedik. Neyse ki bir çok fast food zinciri Bangkokta mevcut eğer yöresel yemek tercih etmezseniz buralarda atıştırma işi zamandan da kazandırıyor.

   Taylandlıların kendilerine has standlarını yavaş yavaş benimsedik cıvıl cıvıl rengarenk... Kendilerince yemeklerinden kocaman bir sokak sektörü yaratmışlar.











İnsan dönünce pişman oluyor aslında en iyisi en beğendiğinin bi kez olsun tadına bakmak, ben biraz hassas huylu biriyim ama rahatsan sıkıntı yok.


Bu yan resimdekiler kızarmış tropik meyveler...
                                                                                       


 Yandaki arkadaşlar gibi paketli yiyecekler satanlardan da alıp daha sonra otelde sağından solundan tırtıklamalık alınabilir.









   
 Gez gez, ucu bucağı yok gibi bir şehir...Kalabalık mı kalabalık, her kafadan başka ses, herkes ayrı telden çalıyor desek yeri. Ayrıca çoğu yerde pasajlar mevcut ve çok orjinal şeyler var, Kıyafetler açısından ise tek sorun Taylandlılar biraz minik bi millet o yüzden giysilerde onlara göre...








İlk gün yemek telaşı ardından sokak, cadde nerdeyiz biz derken pasajları da gezip gece tekrar çıkmak üzere otelimize döndük...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder